Basit yaşayacaksın, basit.
Mesela susayınca su içecek kadar basit…
Dört çıkacak, ikiyle ikiyi çarptığında.
Tek düğmesi olacak elindeki cihazın;
Tek bir düğme, tek bir cümle gibi…
Sevince lafı dolandırmadan söylediğin “seni seviyorum” gibi.
Basit, sıcak bir öpücük yetecek sana…
Basit, sıcak bir öpücük; ve o öpücükle dolacak tüm günlerin, tüm düşlerin.
O öpücük için yapacaksın hayatının kavgasını,
Öpücük için yiyeceksin, hayatının dayağını.
Kabak çekirdeği verecek, sana rakamların veremediği mutluluğu.
El yazısıyla yazılmış, eğri büğrü bir mektup olacak,
En değerli kağıdın, hep yanında taşıdığın, atmaya kıyamadığın.
İki harekette giyiniverecek, iki harekette soyunuvereceksin.
Kısacık olacak uyanman ve yola çıkman arasında geçen süre;
Kısacık olacak sıcacık kollara dolanman ve
Kendin bile anlayabileceksin yazdıklarını; bakışların bile anlatabilecek kendini
Beklentilerin de basit olacak, Kaf Dağı’nın önünde bekleyecek mutluluklar.
Bir ıslıkta bulabileceksin en uzun dostluk romanını;
Ya da bir damla gözyaşı yaşatacak sana en ucuz romanını;
Pankreasının sağlığına dua edeceksin kapatırken gözlerini.
Zafer işareti yapacaksın tuvaletten çıkarken.
Bir kaşarlı tost olacak aradığın,
nasıl oturacağını bilemediğin sofrada,
Parmakların en kıymetli çatalın,
yine, aynı parmaklar çözecek en karmaşık denklemleri.
İskender’in kılıcı duracak, avukat rehberinin yanında.
Bir filarmoni orkestrası veremeyecek sana, kontraplak bir gitarda
doğru basılmış bir fa diyezin mutluluğunu,
Makyajı ilk “a”sına kadar bilmen yetecek, temizlik kokacak en pahalı parfümün.
“Bilmiyorum” diyebileceksin bilmediğinde ve çok normal olacak “ bilmeyişin”.
Tek dereden su getirmen yetecek, bir “istemiyorum” diyebilmeye,
Ne durduğu fark etmeyecek abanın altında.
Saatin, sadece saati gösterecek,
Telefonunu sadece telefon etmek için kullanacaksın,
Küçük bir not defteri olacak, “bilgini” en hızlı “sayan”.
Basit yaşayacaksın, basit.
Sanki yaşamın bir gün sona erecekmiş gibi basit…
Çay, simit ve peynirle...!
Mesela susayınca su içecek kadar basit…
Dört çıkacak, ikiyle ikiyi çarptığında.
Tek düğmesi olacak elindeki cihazın;
Tek bir düğme, tek bir cümle gibi…
Sevince lafı dolandırmadan söylediğin “seni seviyorum” gibi.
Basit, sıcak bir öpücük yetecek sana…
Basit, sıcak bir öpücük; ve o öpücükle dolacak tüm günlerin, tüm düşlerin.
O öpücük için yapacaksın hayatının kavgasını,
Öpücük için yiyeceksin, hayatının dayağını.
Kabak çekirdeği verecek, sana rakamların veremediği mutluluğu.
El yazısıyla yazılmış, eğri büğrü bir mektup olacak,
En değerli kağıdın, hep yanında taşıdığın, atmaya kıyamadığın.
İki harekette giyiniverecek, iki harekette soyunuvereceksin.
Kısacık olacak uyanman ve yola çıkman arasında geçen süre;
Kısacık olacak sıcacık kollara dolanman ve
Kendin bile anlayabileceksin yazdıklarını; bakışların bile anlatabilecek kendini
Beklentilerin de basit olacak, Kaf Dağı’nın önünde bekleyecek mutluluklar.
Bir ıslıkta bulabileceksin en uzun dostluk romanını;
Ya da bir damla gözyaşı yaşatacak sana en ucuz romanını;
Pankreasının sağlığına dua edeceksin kapatırken gözlerini.
Zafer işareti yapacaksın tuvaletten çıkarken.
Bir kaşarlı tost olacak aradığın,
nasıl oturacağını bilemediğin sofrada,
Parmakların en kıymetli çatalın,
yine, aynı parmaklar çözecek en karmaşık denklemleri.
İskender’in kılıcı duracak, avukat rehberinin yanında.
Bir filarmoni orkestrası veremeyecek sana, kontraplak bir gitarda
doğru basılmış bir fa diyezin mutluluğunu,
Makyajı ilk “a”sına kadar bilmen yetecek, temizlik kokacak en pahalı parfümün.
“Bilmiyorum” diyebileceksin bilmediğinde ve çok normal olacak “ bilmeyişin”.
Tek dereden su getirmen yetecek, bir “istemiyorum” diyebilmeye,
Ne durduğu fark etmeyecek abanın altında.
Saatin, sadece saati gösterecek,
Telefonunu sadece telefon etmek için kullanacaksın,
Küçük bir not defteri olacak, “bilgini” en hızlı “sayan”.
Basit yaşayacaksın, basit.
Sanki yaşamın bir gün sona erecekmiş gibi basit…
Çay, simit ve peynirle...!
-- Yalçın Ergir --
Sevgiyle Kalın...
haklısın ...
YanıtlaSil